Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/5547 Esas 2020/5592 Karar
    15 Şubat 2021
    Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/5547 Esas 2020/5592 Karar

    Aile konutu şerhi boşanma kararının kesinleşmesi ile hükmünü yitirir. Davalı eski eş, boşanma kararından haberdar olduğu halde davacıya ait taşınmazı kullanmaya devam ettiğinde artık iyiniyetli sayılamaz ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren hesaplanan ecrimisil tazminatını ödemesi gerekir. Konu ile ilgili Yargıtay kararı aşağıda olup, ayrıntılı bilgi için  Samsun/Katipoğlu Hukuk Bürosu ile  irtibata geçebilirsiniz.

     

     

     

    Yargıtay

    8. Hukuk Dairesi

    2018/5547 Esas

    2020/5592 Karar

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ                : Asliye Hukuk Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ                 : Ecrimisil Alacağından Kaynaklanan İtirazın İptali

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

                                       Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalının 30.03.2010 kesinleşme tarihli boşanma kararı ile boşandıklarını, davalının boşanma kararına rağmen davacının maliki olduğu konutta oturmaya devam ettiğini, taşınmazın haksız kullanımı dolayısı ile başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile 01.04.2010 ila 30.11.2014 tarihleri arası 26.240 TL'nin yasal faizi ile tahsilini istemiştir.

                                       Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının daha önce evli olmalarına dayanarak dava konusu taşınmazda oturduğunu, davacının taşınmazı boşaltması yönünde davalıyı yazılı ve sözlü olarak temerrüde düşürmediğinden intifadan men şartının da gerçekleşmediğini, davalının bu taşınmazda müşterek çocukları ile birlikte iyi niyetli olarak oturduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

                                       Mahkemece, davacının, davalının taşınmazda oturmasına yönelik olarak muvafakatını geri aldığına yönelik ihtarname göndermediği yani intifadan men şartı gerçekleşmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

                                       Davanın reddine dair mahkeme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

                                       Dava, ecrimisil alacağına yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.

    Somut olaya gelince, dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu İzmir İli Çiğli İlçesi Balatçık Mah. 22086 ada 2 parsel sayılı "Mesken" nitelikli "Aile konutudur" şerhi mevcut 30 no.lu bağımsız bölümün kayden davacıya ait olduğu, davacı ile davalının Karşıyaka 1. Aile Mahkemesinin 21.01.2010 tarihli ve 2009/548 Esas, 2010/25 Karar sayılı ilamı ile boşandıkları, boşanma ilamının 30.03.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından Karşıyaka 2. İcra Müdürlüğünün 2014/12860 Esas sayılı takip dosyası üzerinden 26.240 TL A.A, 5.226,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.466,96 TL talep edildiği, davalının süresi içerisinde takibe itiraz etmesi nedeni ile takibin durdurulmasına karar verildiği, davacının ise vaki itirazın iptali için eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.

                                       Davacı dava konusu taşınmazda tam hisse ile malik olduğundan boşanmanın kesinleşmesinden sonra dava konusu taşınmazı kullanan eski eşten taşınmazda aile konutu şerhi olsa dahi ecrimisil talep edebilir. Dava konusu taşınmazın tapuda davacı adına tam pay ile kayıtlı olması, davalının taşınmaz üzerinde mülkiyete ve kayda dayalı herhangi bir hakkının bulunmaması nedeni ile boşanma kararının kesinleşmesi ile davalının taşınmazda haksız işgalci konumuna düştüğü dolayısı ile intifadan men'e gerek olmadığı açıktır. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 194. maddesinde öngörülen aile konutu şerhi tarafların boşanmalarına ilişkin kararının kesinleşmesi ile hukuki niteliğini yitirir. Şerhin şeklen sicil kaydında yer alması kayıt maliki olmayan boşanan eşe herhangi bir hak bahşetmez.

                                       Hal böyle olunca, TMK’nin 683'üncü maddesi gereğince mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle davacı lehine boşanma kararının kesinleşmesinden icra takip tarihine kadar olan süre için belirlenecek ecrimisil üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

                                       SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.